Savaş Sanatları ve Yaşama Sanatı Funokoshi “Savas sanatlari, yaptiginiz ya da ogrendiginiz seyler degildir. Onlar sizin ne oldugunuzdur” diyor Karate, Yasam Yolum adli kitabinda. Zen ve Savas Sanatlari egitimi sizlerin haftada belirli gunler yaptiginiz egzersizlerle sinirli olmamalidir (en azindan ODTU Taekwon Do’da). Nefes alis veris biciminizden insanlarla kurdugunuz iletisime, yediginiz yemekler ve ictiginiz sivilardan ders calisma biciminize kadar her sey savas sanati egitiminize dâhildir.
Insanlarin amaci kendilerini fiziksel, zihinsel olarak gelistirmek ve ruhsal acidan kendi bedeninin denetimini ele gecirmektir (nefse hâkimiyet, egonun denetim altinda tutulumasi). Bu amac icin saglikli bir bedene, uyanik ve farkindaligi(awareness) yuksek bir zihine ve guclu bir iradeye gereksinim vardir.
Saglikli bir bedene sahip olmak icin haftada en az uc gun, kalp hizini maksimum kapasitesinin en az %75’ine cikartacak kadar arttirabilecek, en az yarim saat surecek duzenli egzersiz yapmak gerekir (Tanimlar kaynaklara gore degisebilir). Egzersiz yapmak gerekliliklerin yalnizca bir kismi. Ondan daha da onemli konu ise BESLENME. Ne yediginiz ve ne ictiginiz sizin icin cok onemli. Nasil bir yerden bir yere gitmek icin arabaniza duzenli bakim yapmak durumundaysaniz, bedeninize de o sekilde bakmak zorundasiniz. Benzinin, yagin kalitesine onem vermez, ozen gostermezseniz bir sure sonra yolda kalmaya baslarsiniz. Yediginiz besinlere ve aldiginiz sivilara da gerekli ozeni gostermezseniz sagliginiz bozulur ve yasam oyununda geri kalirsiniz. Yemek yemenin bir zevk isi olmayip aslinda benzin almak gibi bir zorunluluk oldugunu ve matematiksel bir yaklasim gerektirdigini kabul etmek oldukca zordur (bir kisminizin bana katilmayacagini biliyorum ama bu yasama bakis acisi ile ilgili bir konu). Ayni sekilde uyku duzeniniz de oldukca onemli. Insan vucudu, hormonal duzeni goz onune alinirsa, gunes saatine gore islemektedir. Gece kusu olmak bir sure eglenceli gelebilir ama uzun vadede saglik sorunlarina ve hormonal duzensizlige yol acacagi da ortadadir.
Sigara, alkol ya da uyusturucu kullanimina da bu acidan bakmak gerekli. Sizler savas sanatlari konusunda bilgi sahibi oldugunuz icin daha rahat konusabilirim. Kendini gelistirmek isteyen bir kisinin bu tip maddeleri kullanmasini ben anlamiyorum (aslinda akli basinda herhangi birinin bunlari kullanmasini anlamiyorum ama fazla da saldirgan olmamak gerekir). En cok kullanılan ve kullanilmasi en cok onay goren ve direk KANSEROJEN etkisinin oldugu kabul edilmis madde, tutun ve urunleridir. Genellikle sigaraya baslama amaci kendine guveni az olan insanlarin, topluluk icinde –ozellikle Hollywood filmlerinin etkisiyle (ya da Marlboro man etkisi)- kendilerini kabul ettirme istegi ile olmakta. Kahraman olamayan insanlarin kahramanlari taklit ederek kabul gormeye calismalari dogal olarak onlari gulunc duruma dusurmekte. Ne yazik ki bilinc seviyesi dusuk olan, kendini gelistirememis toplulugun da bunu onaylamasi bu davranisin sosyal kabul gormesine neden olmaktadir. Sigaraya baslamanin ya da sigara icimini surdurmenin bir baska amaci ise icerdigi maddelerin uyarici veya keyif verici etkisi. Ozellikle beslenme, uyku ve yasam duzeni bozuk olan kisilerin, isleri uzerinde yogunlasmak icin bu maddeye gereksinim duymalari, ya da gunluk hayatta yaptigi isten tatmin olamayan insanlarin bu tip keyif verici maddelerden medet ummasi bir yere kadar anlasilabilmektedir. Ancak bu durumu hakli cikartmaz. Duzenli bir yasamla ayni yoğunlaşma daha saglikli bir bicimde saglanabilir. Kisinin kendi sorumlulugunu uzerine almasi gerekmektedir. Uyusturucu kullanimi ise Savas Sanatlari ile her acidan celismektedir. Savas sanati tam bir farkindaligi gerektirir. Uzerinize gelen dusmanin / rakibin hamlesini fark edebilmek, yasamda olagelen olaylari takip edebilmek icin (ya da dussel bir tanimlama ile bir kelebegin kanat cirpisini duyabilmek icin) tam anlamiyla FARKINDALIK gerekmektedir. Keyif verici ya da uyusturucu maddeler ise yasami bir sureligine kacirmaniza neden olur ki bu korkunc bir zaman kaybidir. Joe Hyams, Zen ve Savas Sanatlari adli kitabinda anlattigi bir oykunun basinda bir cin atasozu yazar: “Zaman durulup bukulmus bir kagittir. Bir kere acildi mi yeniden kapanmasi mumkun degildir”. Yasadigimiz hic bir ani yeniden yasayamayacagiz. Burada karsimiza yapmak zorunda oldugumuz seyler ve yapmak istedigimiz seylerin catismasi cikacaktir. Bu nokta da kendi sorumlulugumuzu ne kadar ustlendigimiz gozukecektir.
Kavga etmeyi ogrenmek icin TaekwonDo bence kotu bir tercih (en azindan ODTU Taekwon Do Toplulugu). Ali Hocamin affina siginarak burada toplulugumuzun savas sanatlarina bakis acisini nacizane kendi sozcuklerimle anlatmak istiyorum. Umarim bir gun Ali Hoca’mdan da kendi guzel uslubuyla dinlemek –okumak firsatina erisiriz.
Kavga etmek ya da kendimizi savunmak icin kullanilabilecek bircok silah var. Yalnizca kavga etmeye yonelik egitim veren spor salonlari da cabasi. Bu nedenle ODTU Tkd takimi kavga etmeyi ogrenmek icin yanlis bir okul. Kavga etmek dusuk seviyeli insansi formlar icin bir yontem olabilir ancak seviye yukseldikce sorunlarin cozum yollarinin da sayisinin artmasi gerekir. Burada Ali Hoca’min bir sozunu anmadan gecemeyecegim. “Bir insani kirmak cok kolaydir. Onemli olan gonul yapmak, gonul almaktir.” Funokoshi bu konuda Ali Hoca’mla ayni dusuncede. Ayni kitapta iki yerde bu konuya deginiyor “Bir karateci yeryuzundeki herseyi kirabilir ama bir insan kalbini asla”, “ Bir insani oldurmenin binlerce yolu var, ama geri getirmenin yolu yok”.
Spor, ucunda bir madalyanin oldugu ve kazanmak icin mucadele edilen bir kavram. Sinirlarin cok iyi belirtilmesi gerekiyor. Cunku kazanmak icin yapilabileceklerin siniri kisinin kisiligi ile cok baglantili. Oysa beden egitimi cok farkli bir kavram. Kisinin bedeninin denetimini eline gecirmesi ile ilgili ya da yukaridaki ornekle iliskilendirirsek arabaya yagini, benzinini koymak gibi. Bizim Dojang’imizda calismalarimiz sportif mucadeleden cok beden egitimine yonelik olmaktadir.
Saygi ve disiplin. Bir takim geleneksel davranislar (selamlar gibi) kisinin egitiminde cok onemli yer tutar. Uzun yillar suregelen akimlarda simgeler ve simgesel davranislar bir ogretinin bir sonraki kusaga aktarilmasinda temel noktadir. Tipki savas sanatlarindaki hyong, poomse, kata gibi temel formlar ya da dojanga giriste selam verme, hoca ile konumsa bicimi, sira olmak, dojang’daki davranis bicimleri ve kiyafetler gibi. Yapilan her hareketin, her davranisin altinda anlam yukludur. Herseyin birden cok anlami vardir. Bir hareketin beyaz kusakta size ifade edecegi anlamla, mavi kusakta, siyah kusakta ifade edecegi anlam oldukca farklidir. Geleneklerin korunmasindaki esas caba bu anlamlarin korunmasidir. Ayni zamanda ogrenmek isteyen bir zihinin egitimi de bu geleneksel davranislarla yapilmaktadir. Siz karsinizdaki hocaya selam verirken hocayi yuceltmenin yani sira (ki aslinda hicbir hocanin sizin onu yuceltmenize ihtiyaci yoktur) kendi egonuzu, benliginizi denetim altina aliyorsunuz. Olaylara bir de bu bakis acisiyla bakmanizi ve yapilan hareketlerin arkasinda yatan ogretiyi arastirmanizi oneririm. Attiginiz bir yumruk hicbir zaman tek basina birisine yumruk atmak anlamini tasimaz. Myomoto Musashi Go Rin No Sho (Bes Cember Kitabi)’da bir kisi ile dovusmenin ruhu onbin isi ile dovusmenin ruhuyla aynidir, der. Ayni yaklasimla onbin kisiyle dovusmenin ruhu, yasamdaki zorluklarla mucadele etmekle aynidir da diyebiliriz. Rakip her zaman karsiniza etten kemikten bir insan olarak cikmaz. Matematik dersine yaklasiminiz, Kiz/erkek arkadasinizla, ailenizle iliskiniz, is hayatiniz hep karsiniza rakip olarak cikar. Iste bu noktada Zen ve Savas Sanatlari devreye girer. Ne yaptiginizin degil, ne oldugunuzun farki burada cikar. Bir dovuscu her zaman kavgayi kazanmaya calisir ama bir savasci kavgaya girmeden kazanmanin yolunu arar. Bir dovuscu icin kalabalik ortamda sirtini duvara dayamak onemlidir. Oysa bir savasci icin bu pek o kadar onemli degildir.
Ruhsal, zihinsel ve fiziksel butunluk. Bir arabanin nasil dört tekerlegi varsa ve birisinin yoklugu yola devam etmeyi zorlastirir hatta olanaksiz hale getirirse bu butunlugun bozulmasi da kisiyi yasam oyununda sekteye ugratir. ODTU Taekwon Do’da bu butunlugu saglamaya ve korumaya calisiyoruz. Durust olmak gerekirse fiziksel olarak cok calismamiz gerekiyor. Bizdeki tembelligin bir kismini da sizde goruyorum. Ali Hoca’nin iyi olmasi bizlerin de iyi oldugunu gostermez. Onun disariya meydan okuyabilmesi hakli bir emegin sonucu. Oysa bizler disariyla konusurken onun uzerine oynuyoruz. ODTU TaekwonDo’yu farkli kilan elbetteki dusunce yapisi ve egitim seviyesidir. Ancak bu bir gurur kaynagi olmamali tam tersine sorumlulugu arttirmalidir. Daha cok calismali ve kulubumuze sahip cikmaliyiz. Bunun icin de Ali Hoca’nizi, Muhammed Hoca’nizi, Erkut Hoca’nizi, Eray Hoca’nizi ve Ertem Hoca’nizi ve diger siyah kusak ağabeylerinizi (kidem olarak abi dedim) iyi takip etmelisiniz. Onlarin tecrube ve bilgilerinden yararlanmak zorundasiniz. Teorik bilginizin yani sira buna paralel olarak pratik tekniklerinizi gelistirmek durumundasiniz. Tabii ki hocalariniz olarak bizler de sorumlulugu uzerimize almaliyiz. Ayni dogrultuda davranislarimiza dikkat etmek ve soylediklerimizi kendi uzerimizde uygulamak zorundayiz. Bu konuda da bizim kilicimiz (Demokles’in kilici gibi ama) sizlersiniz. Kemanciyi ornek almamiz gerek. Kemanci dinleyici oldugu icin calmaz. Yalnizca calar kimse dinlemese de.
Sozun Ozu: Yine Ali Hoca’min bir sozunu anacagim: “Gül bitirmek icin toprak olmak gerek!” Kaliteli toprak olabilmek icin cok calismamiz gerek arkadaslarim. Sevilmek icin sevilmeye layik olmak gerek.